Close Menu
    Son Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

      Aralık 3, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » Frankenstein’ın ‘Canavar’ı ve ötekilerin dramı
    Film

    Frankenstein’ın ‘Canavar’ı ve ötekilerin dramı

    KİTAPLAR VE FİLMLER ÜZERİNE
    Ekim 31, 2023Yorum yapılmamış8 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    Ünü yaratıcısı Dr. Frankenstein’ı ve yazarı Mary Shelley’i aşan ve çoğu kez adı “Frankenstein” sanılan Canavar, kitaptan sinemaya en çok uyarlanan karakterlerden biridir. Shelley’nin unutulmaz hikayesi, bilim ile etik arasındaki ince çizgide gezinirken Frankenstein’ın önce yaratıp, sonra terk ettiği Canavar, ürkünçlüğü ile kaderin, yalnızlığın, öteki olmanın acımasız yüzünü bize hissettirir. Bu yazı da “Frankenstein; ya da Modern Prometheus”tan yola çıkarak Canavar ve temsil ettiği ötekilerle empati kurma üzerine bir denemedir.

    NİLGÜN KARATAŞ

    Hazırlamaya çalıştığım “Kitaplar ve Uyarlama Filmler” serisinde, sanırım düşündüğüm sıralamada ilerlemem mümkün olmayacak. Belki de böylesi daha iyi; çoğu klasikleşmiş olan eserleri günümüz gündeminin ışığında ele almak hem daha keyifli hem de düşündürücü olabilir. Listemin en popüler kitabı ve film uyarlamasını yazmaya hazırlanırken Netflix’te Çağan Irmak imzalı “Yaratılan”ın gösterime girmesi, onu izlediğim günün Cadılar Bayramı’na denk gelmesi, “Frankenstein; ya da Modern Prometheus”a öncelik vermeme neden oldu. Yönetmen Irmak, senaryosunu yazarken Frankenstein’dan ilham almış, bölüm başında da bunu belirtiyor zaten. Konusunu anlatmayacağım ama Osmanlı döneminde geçen filmde yönetmen bizi, delilik ile dahilik arasında dolaştırıyor. Tıpkı “Frankenstein ve Canavar” gibi… Bazı karakterlerin okurla tanıştıktan tam 205 yıl sonra, bir yönetmene daha ilham olması, yeni izleyicilerle buluşması bana çok enteresan ve büyüleyici geliyor. İşte bu yazı da Dr. Frankenstein’ın ve yarattığı Canavar’ın varoluş sürecini irdelerken, onların fantastik hikayeleri üzerinden kendi varoluşsal sorularımıza yanıt arıyor.

    Karekterler üzerine düşünmeden önce İngiliz yazar Mary Shelley’i birazcık tanıyalım. Bugün Mary Shelley, bilim kurgu türünün de öncülerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak düşünün iki asır öncesi ve bir kadın yazar ve tuhaf bir hikaye…

    Yıl 1818 ve tabi ki kadının adı yok!

    Feminist düşünceleriyle tanınan bir anne (Mary Wollstonecraft) ve filozof/yazar bir babanın (William Godwin) kızı olan Mary Shelley, 30 Ağustos 1797’de İngiltere’de dünyaya geldi. Edebiyatla iç içe büyüyen Shelley’in eşi ise bir şair; Percy Bysshe Shelley. Tüm çevresi edebiyatçılarla çevrili olan Mary ve eşi, 1816 yasında aralarında Lord Byron’ın da bulunduğu bazı yazarlarla birlikte İsviçre Alpleri’ne gidiyor. Grup bu seyahat sırasında, kendi aralarında bir hikaye anlatma yarışması düzenliyor. İşte bu yarışmayla, Mary Shelley’nin kafasında “Frankenstein”ın var olmaya başlıyor. Romanın ilk baskısı 1818 yılında Londra’da yapılıyor ve ve Mary Shelley’nin adı yerine kitabın başında “Anonymous” yani “anonim” ibaresi yer alıyor. Bu eserin, bir kadın yazar tarafından kaleme alınmasının okuyucuda önyargı oluşturacağı düşünülüyor. Roman ilk çıktığında kimileri içindeki karanlık, gotik öğeleri takdir ediyor, kimileri de ahlaki ve dini açıdan tartışmalı buluyor. Roman yavaş yavaş popülerlik kazanınca 1823’de ikinci baskı yapılıyor ve Shelley’nin imzası kapağa ekleniyor. Zaman içinde edebi bir başyapıt olarak kabul edilen eser, bugüne kadar birçok uyarlamaya, filme, tiyatroya konu oldu. Halen modern popüler kültürde de etkisini sürdürüyor.

    Bu arada yazar Marry Shalley, sadece kült eseri ile değil, hayatı ve romanını yazma hikayesiyle de beyaz perdeye konu oldu. Haifaa al-Mansour tarafından yönetilen ve Emma Jensen tarafından yazılan 2017 yapımı dönem dramasında Mary Shelley’i Elle Fanning, şair Percy Shelley’i de Douglas Booth canlandırdı.  

    Bilim ve etik arasındaki ince çizgi!

    Mary Shelley, genç yaşına rağmen bu eserini yazarken, bilimle etik arasındaki ince çizgiyi keşfetmiş olmalı. “Frankenstein; ya da Modern Prometheus” romanında, bir doktor olan Victor Frankenstein, zamanının bilimini ve teknolojisini kullanarak bir Canavar yaratır. Hikaye, genç bilimadamı Victor Frankenstein’ın, çeşitli ceset parçalarını bir araya getirerek yarattığı canavarın hikayesini anlatır. Ancak doktor, can verdiği Canavar’ın görüntüsünden dehşete düşer ve kaçar. Dr. Victor Frankenstein’ın yarattığı isimsiz Canavar arasındaki ilişkiden yola çıkarak, eserin bilimle etik arasında derin tartışmayı tetiklediğini söylemek mümkün. Bilimle nereye kadar oynanabilir? Doğanın sınırları nereye kadar zorlanabilir?..

    Frankenstein defalarca sinemaya uyarlanır. Ancak en ikonik uyarlama 1931 yılında yönetmen James Whale tarafından çekilen ve Boris Karloff’un Canavar’ı oynadığı Frankenstein’dır.

    Alt metin zenginliği…

    Eserin, alt metni birçok farklı şekilde yorumlanabilir. Mesela; kahramanımız Victor’un genç yaşta annesini kaybetmiş olduğu ve bundan çok etkilendiği düşünülünce, ölüme meydan okuması onun kişisel trajedi gibi okunabilir. Bu noktada şöyle bir soru sorabilirim: Kendi travmalarımız, büyük acılarımız var diye başkalarında travma yaratma hakkına sahip miyiz? Bunun sorumluluğunu taşıyabilecek kadar güçlü müyüz?

    Kahramanımız Frankenstein’ın  bir bilim insanı olarak sorumluluklarının bilincinde olduğunu söylemek mümkün değil. Öyle ya eserde, doktorun bilimsel tutkusu ile yaşamın sırlarını keşfetme, sınırları zorlama arzusu birleşince ortaya bir Canavar çıkar. Ancak romanda da, filmlerde de görürüz ki doktor, Canavar’ı yaratırken ne sonuçlarını düşünür ne de sorumluluklarına odaklanır. Bu düşüncesizliği yüzünden Canavar’ın hedefi haline gelir ve bedelini sevdiklerinin canıyla öder. Bu noktada şu soruya yanıt arayabiliriz: Dr. Victor Frankenstein, Canavar’ın mı yoksa kendi arzularının, tutkusunun, hırsının mı kurbanıdır? Yaratıcıya sempati duyup, Canavar’a karşı onun tarafını tutmadan önce, kanatimce Frankenstein’ı motive eden duyguları da sorgulamak gerekir.  Güç, üstünlük hissi, ego… Doğru yönetilmediği zaman ne yıkıcı duygular değil mi? Bu eserde olduğu gibi, bu yakıcı ve yıkıcı duyguların tüm taraflar açısından trajik sonuçları olabiliyor…

    Arayış, isyan ve intikam…

    Eğer karakterlerin psikolojisine odaklanacaksak, Canavar’ın gözünden olaya bakmayı tercih ederim. Çünkü Dr. Frankenstein yaratıcıdır, Canavar ise yaratılan. Dünyaya gelmiş olması Canavar’ın değil, Frankenstein’ın seçimidir. Ürkünç ve korkunç olmak onun için de üzücüdür, çünkü yaratıcısı ancak o kadar beceriklidir. Üstelik yaratıcı baba sorumsuzdur, sırf çirkin ve görünümü ürkütücü diye oğlunu dışlayarak bunu çok net bir şekilde gösterir!

    Canavar ne yazık ki, düşünebilen bir yaratıktır; yaratıcısı tarafından terk edilmenin acısını içinde duyar. Canavar, insanlarla iletişim kurmak, etkileşime girmek için elinden geleni yapar; kabul görmek ister ancak dışlanır. İnsanların korku ve nefretiyle karşılaşınca saklanır. Fakir bir aileye duyduğu yakınlık, odun toplayarak ihtiyatlı bir şekilde onlara destek olma çabası aslında kendini bir yere ait hissetme çabalarını anlatır. Onların arasında gizlice yaşayarak okumayı ve  konuşmayı öğrenmesi, ailenin görme engelli babasıyla arkadaşlık kurması kaderini değiştirmeye yetmez, ailenin diğer fertleri ondan korkunca oradan ayrılmak zorunda kalır.

    İster inançlı olalım, ister inançsız kızdığımızda, öfkelendiğimizde varlığımıza isyan ederiz değil mi?  Canavar da, öteki olmanın acısıyla önce isyan ediyor, sonra intikam almanın peşine düşüyor. Yaratıcıyı araması, bulması, yüzleşmesiyle değil de, genel de yaratıcısının değer verdiklerine zarar vermesi yüzünden “iblis” olarak nitelenen isimsiz Canavar, aslında öteki olmanın zorluğunu ne kadar net anlatıyor. Kapsayıcı olmasını umduğumuz toplumun dışlayıcı doğası, insanların farklılıklara olan tepkisi günümüz insanının da karşılaştığı sorunlar değil mi? İzolasyonun insan psikolojisi üzerindeki etkilerini anlamak için Canavar’la da empati yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Canavar’ı anladığımızda, çevremizdeki canavarlarla da anlaşmanın bir yolunu bulabiliriz belki.

    Ateşi çalmanın gazabı!

    Bu arada kitabın “Frankenstein; ya da Modern Prometheus” başlığındaki mitoloji göndermesine de değinmezsek olmaz. Prometheus, Antik Yunan mitolojisinde tanrılara karşı çıkan ve insanlara ateşi veren tanrıdır. Ateşi insanlara vererek onları bilgelikle donatan Prometheus, diğer tanrıların öfkesini çeker ve cezalandırılır. Bu mit; insanın bilgiye, teknolojiye ve aydınlanmaya olan açlığını ve bu uğurda göze alabileceği riskleri temsil eder. Mary Shelley’nin “Modern Prometheus” benzetmesi, Victor Frankenstein’ın yaratma sürecinde tanrısal bir rol üstlenmesine ve biliminin insan hayatına müdahalesine vurgu yapar.

    Victor, Canavar’ı ilk yarattığı zaman Prometheus’un ateşi insanlara vermesi gibi, yaşamın sırlarını keşfetmiş ve ölüme karşı bir başarı elde etmiştir. Ancak Victor’un bu kararı alması, hem kendisi hem de eseri açısından trajik sonuçlar doğurur, o da Prometheus gibi yaptığı eylemin gazabına uğrar. Ateşi çalmanın mitolojide de, romanda da, filmde de ve kurgu dünyasında olduğu gibi gerçek hayatta da bir bedeli vardır…

    Frankenstein sinemada

    Eseri bu kadar inceledikten sonra film uyarlamalarına da hızla göz atalım. “Frankenstein” sinemaya pek çok kez uyarlandı ve bu uyarlamaların ilki 1910 yılında geldi. Edison Studios tarafından çekilen kısa bir sessiz film olan “Frankenstein,” orijinal hikayeden önemli ölçüde sapmıştı. Yine de bu film, sinemanın erken dönemlerinde bile Frankenstein hikayesinin büyük bir ilgi gördüğünü gösteriyor.

    Ancak, en ikonik ve etkileyici Frankenstein filmi, 1931 yılında yönetmen James Whale tarafından çekilen “Frankenstein” olarak kabul ediliyor. Bu filmde Boris Karloff, canlandırdığı Canavarla karakteri ile unutulmaz bir performans sergiledi. Bu fiyl aynı zamanda sinema tarihinde korku ve bilim kurgu türlerinde bir dönüm noktası oldu.

    Bu filmin başarısıyla birlikte, Universal Stüdyoları, 1930’ların sonlarına kadar bir dizi Frankenstein filmi yapmaya devam etti. “Bride of Frankenstein” (1935), “Son of Frankenstein” (1939) gibi devam filmleri ve “Abbott and Costello Meet Frankenstein” (1948) gibi komedi unsurlarının da olduğu yapımlar izleyicilerle buluştu.

    Frankenstein temalı filmler, zaman içinde farklı yorumlarla ve çeşitli türlerde devam etti. Hammer Film Productions’un 1957 yapımı “The Curse of Frankenstein” ve Universal’ın 1994 yapımı “Mary Shelley’s Frankenstein” gibi yapımlar da dikkat çeken uyarlamalardan birkaçı. Bu filmlere göz atmak isterseniz, Wikipedia’daki bu sayfaya göz atabilirsiniz.

    H. Nilgün Karataş

    Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden “gazetecilik yapmayacağım” diyerek mezun oldum ve yıllarca Milliyet, Dünya, Günaydın, Akşam, BusinessWeek Dergisi, Para Dergisi ve Hürriyet Gazetesi’nde “çok severek” çalıştım. Uzmanlık alanım ekonomi gazeteciliği olmasına karşın kitaplar ve filmler beni her zaman büyüledi, hayatı onlar üzerinden çözümlemeyi sevdim. Hep yazdım, çok yazdım; ilk yayımlanan romanım Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar oldu, Halen Suare Dergi, Bianet, Distopya ve Yeni Sinema Dergisi için yazarken öykü, roman ve senaryo çalışmalarımı da sürdürüyorum. Bu arada ikinci üniversite olarak İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü öğrencisiyim.

    YAZARIN TÜM YAZILARI

    Ünü yazarını geçen roman kahramanları

    Bazı kurgu karakterler var ki, onu şıp diye tanırız da yazarının adını bir anda hatırlamak kolay olmaz. Edebiyat tarihinde ünü yazarlarını aşan, kültürel bir etki yaratmış pek çok kurgusal karakter bulunuyor. Don Juan, Tarzan, Frankenstein, Robinson Crusoe gibi karakterlerin hemen hemen hepsi film karakterlerine dönüşmeyi de başarmıştır.

    YAZININ DEVAMI

    Çağan Irmak’ın Frankenstein’dan ilham alan dizisi ‘Yaratılan’ Netflix’te

    Yönetmeni Çağan Irmak’ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği Yaratılan, Frankenstein’dan ilham alınarak, 8 bölümlük bir dizi olarak izleyici karşısına çıktı

    FİLMİN KÜNYESİ VE FRAGMANI
    Film kitap nilgün karataş yazar

    Related Posts

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025 Uncategorized

    Ayın Kitapları: Aralık ayında ne okuyalım?

    Aralık 1, 2025 Ayın Kitapları

    KÖPÜĞÜN HAFIZASI 

    Aralık 1, 2025 Hakan Akdoğan
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    Margaret Atwood’un “Kalpten” adlı şiir kitabı Doğan Kitap tarafından Nuray Önlüoğlu çevirisiyle okurla buluşturuldu. Margaret…

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Bozcaada Caz Festivali’nden müzisyenlere açık çağrı

    Mart 18, 2025 KÜLTÜR - SANAT

    Yeşil hidrojen projesine AB’den rekor destek

    Nisan 30, 2023 Sürdürülebilir Yaşam

    İlber Ortaylı’dan sağlıkta şiddet uyarısı: Gereken kanunlar çıkarılmıyor!

    Ocak 14, 2022 YAŞAM
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.