Netflix’in Fransız yapımı korku dizisi Marianne, ilk bakışta bir cadının kasabayı ele geçirdiği klasik bir doğaüstü hikâye gibi görünüyor; ancak perde arkasında çok daha derin, psikolojik bir hesaplaşma var. Marianne, insanın hem yazarı hem kurbanı olduğu içsel dehşetin hikâyesini anlatıyor.
ALPERHAN BENLİöOĞLU

Yaratıcısı ve yönetmeni Samuel Bodin olan Marianne, Fransız yapımı bir doğaüstü korku-dram dizisi. Başrol oyuncuları arasında Victoire Du Bois (Emma), Lucie Boujenah (Camille) ve Tiphaine Daviot bulunuyor. Konusunda kısaca bahsetmek gerekirse ünlü korku yazarı Emma, hayalindeki kötü ruhun (cadı Marianne) onun kurgularında yazdığı karakterlerden gerçeğe döndüğünü fark eder. Üniversiteden ayrıldığı kasabasına döner ve orada geçmişin sırlarıyla yüzleşir. Konusundan Stephen King havası estiren dizinin ünlü yazar tarafından da oldukça beğenildiğini söylemeliyim.
Netflix’in Fransız yapımı korku dizisi Marianne, kasvetli sahneleriyle sadece doğaüstü olaylarla değil, insanın kendi iç karanlığıyla yüzleşmesini anlatan bir yapım. Yaratıcısı Samuel Bodin, klasik korku öğelerini psikolojik derinlikle birleştirerek türün sınırlarını aşmayı başarıyor. Dizi, ünlü bir korku yazarı olan Emma’nın hikâyesini merkezine alıyor. Emma, kariyerinin zirvesindeyken, romanlarında yarattığı kötü ruh Marianne’in gerçek dünyada var olmaya başladığını fark ediyor. Bu fark ediş, onu çocukluğunun geçtiği kasabaya, geçmişte bastırdığı travmaların ve karanlık anıların tam ortasına geri götürüyor.
Marianne, yüzeyde bir cadı hikayesi gibi görünse de aslında insanın içsel korkularının, suçluluk duygusunun ve geçmişle hesaplaşmasının sembolik bir anlatımı. Dizinin en çarpıcı yönlerinden biri, Emma’nın yazdığı ile yaşadığı arasındaki sınırın giderek silikleşmesi. Kurgusal karakterler gerçeğe sızarken, gerçek insanlar da birer kurguya dönüşüyor. Bu anlatım, “yaratıcının en büyük kabusu kendi yarattığı şey olabilir mi?” sorusunu sürekli diri tutuyor. Emma’nın kendi kaleminden çıkan korkularla savaşması, aslında her insanın kendi zihnindeki karanlıkla mücadelesine bir ayna tutuyor.
Netflix’in ikinci sezonu iptal etmesi nedeniyle hikâye tam olarak tamamlanmamış olsa da, Marianne tek sezonluk haliyle bile modern korku anlatımının önemli örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Dizi, karanlığın içinde ışığı değil, o karanlığın kendisini anlamayı öneriyor. Ben özellikle yönetmenin yakaladığı deniz-doğa temalı karanlık sahnelere bayıldım. Yavaş ilerleyen bölümler ve eksik sezon devamı (iptali) dezavantaj olarak görünse de, özgün fikirleri ve korku tarzıyla tür sevenler için öne çıkan yapımlardan biri.

Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.


