Close Menu
    Son Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Temmuz 15
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Sevdalinkalar ülkesi: Bosna Hersek

      Şubat 7, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Çocuklar ileri dönüşümü eğlenerek öğreniyor

      Haziran 21, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Zeynep Sönmez’den Wimbledon’da Tarihi Başarı!

      Temmuz 3, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

      Temmuz 10, 2025

      Gece Yarısı Kütüphanesi: Ya diğer olasılıklar gerçekleşseydi?

      Temmuz 8, 2025

      Haziran ayı için film önerileri

      Haziran 1, 2025

      Yaz ortasında melankoli: Slowdive İstanbul’a geliyor

      Şubat 20, 2025

      Arter’den avangart bir müzik festivali

      Şubat 11, 2025

      Borusan Quartet’in “Oda Müziğinin Ustaları” konseri ENKA Sanat’ta

      Şubat 10, 2025

      Öykü: Sessizliğin İçinde Nefes

      Temmuz 9, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      Öykü: Erik Ağacı

      Temmuz 7, 2025

      KEMAL TAHİR ROMANLARINDA KADIN İMGELERİ – III

      Temmuz 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      Pera Müzesi Yazar-Editör Sohbetleri’nde sanat tarihine müzecilik penceresinden bakış

      Şubat 20, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      2000 yılından sonra çekilen en iyi film hangisi?

      Haziran 29, 2025

      Telefon Kulübesi: Bir telefon, bir ses ve bir yüzleşme

      Haziran 26, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      Mühür: Gece Eşiği filmi yakında sete çıkıyor

      Haziran 17, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      şiir: küf lekesi

      Haziran 7, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      “Bulaşıkçılar” yeni yorumuyla İstanbul, İzmir ve Ankara’da

      Mayıs 21, 2025

      Molière klasiği ‘Cimri’ye alaturka dokunuş

      Mayıs 19, 2025

      Kadıköy Oda Tiyatrosu “Kalabalık Fasıl” ile açılıyor

      Mayıs 12, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Ediz Dikmelik ile Sorgulayan Çocuklar: Çocuklarla Felsefe El Kitabı 

      Haziran 11, 2025

      Kilitli Hatıralar Kitabı: İstanbul’un altı ayrı dönemine tanıklık eden öyküler

      Nisan 19, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Çocukluk çağı, ilişkiler ve diktayı kitaplar üzerinden okumak

      Nisan 29, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Rüyanın kalemle buluştuğu kadın: Nazlı Eray

      Haziran 22, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Sinan Saygı’nın yeni kitabı: İletişim Bir Süreçtir

      Temmuz 3, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • FELSEFECE VE…

      tan doğan: sap-saman

      Temmuz 14, 2025

      tan doğan: seğir[t]meler

      Temmuz 3, 2025

      on kırık iz!

      Temmuz 1, 2025

      noudelmann ile tan

      Haziran 27, 2025

      …ve …

      Haziran 25, 2025
    • SuareMag
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » ÇİZGİNİN ÜSTÜ
    Alperhan Benlioğlu

    ÇİZGİNİN ÜSTÜ

    Haziran 1, 2025Yorum yapılmamış6 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email LinkedIn

    Alperhan Benlioğlu

    Bazı hikâyeler bir başkaldırının sessiz yankısıdır. Kimisi barikata taş atmaz, slogan atmaz ama içinden geleni yaparak çizilmiş tüm kalıplara karşı çıkar. Sevgiyle… Çünkü sevgi, sadece bir duygu değil; insan kalabilmenin, unutulmamanın ve sistemlere karşı direnmenin en kadim yoludur. Onca kurala, yapay zekâya, çizgilere ve sınıflara rağmen hâlâ birilerini özleyebiliyorsan, hâlâ bir bardaki bir içkinin anısını taşıyorsan, hâlâ bir çikolatayı yediğinde çocukluğunu hatırlıyorsan…

    …Henüz yok edilmemiş bir tarafın vardır. Bu hikâye, çizginin altına itilmiş bir ruhun, sevgiyle direnmeye çalışmasının ve kendine kalan son anlarda bile insan kalabilmenin anlatısıdır. Çünkü bazen sadece sevmek bile bir direniştir.

    Başkalarının belirlediği kurallara göre yaşamak bazı ruhlar için kabullenmesi kolay bir süreç değil. Tabii bu kurallar onları belirleyenleri değil de sadece sizi etkiliyorsa bu daha da zorlayıcı bir hal alıyor şüphesiz. Biri kendi doğrularına göre bir çizgi çekiyor ve sizin o çizginin neresinde olduğunuz tamamen çizgiyi çekenle aranızda yakınlığa kalmış halde. Siyah metal paletlere yatay açıyla bakarken aklından binlerce düşünce geçiyordu insanın.

    Barın önünde durup, tüm taraftar arkadaşlarıyla içeri coşkuyla girişlerini hatırladı. Boyunlarında renkli atkılarla takımlarına olan aşklarını haykırdıkları o çılgın günleri. Şimdi adımını atmadan o anları gözünün önünden silmeye çalıştı. Mahsun? Tam içeri girecekken son saniye de durdu. Mahsun neredeydi acaba? Yoksa o da mı gitmişti. Cevabını bildiği soruları sormaya bırakalı bir süre olmuştu. Yerinde yoktu. Olsa mutlaka en taze midyesi ile ona gelirdi. O da önce biraz tezgah önünde midye dolmaları yutar sonra biraz da paket yaptırıp içeri girerdi. Mahsun kötü midye vermezdi ona. Şimdi o da yoktu. 

    Kapıyı açtığında bar tezgahının arkasında kendine bakan mekanik gözleri fark etti. Omzunun üzerinde atkısıyla kendisini karşılayan aksi ihtiyarı özlüyordu. Söylediklerine göre o hâlâ iyiydi. Ne olur ne olmaz diye başka bir kasabada hayatını sürdürüyordu sadece. Gerçi insanlar çok uzun bir süre kaybolan herkes için bu yalanın doğru olduğuna inanmaya devam etmişlerdi. İstemese de oturup bir şeyler içmek kafasını toplamak istiyordu.

    Sipariş vermesine bile fırsat kalmadan barmen içkisini masaya bırakmıştı. Çok kısa bir an bile olsa farklı bir şey içmek istemişti ancak bunu söyleyecek cesareti bulamamıştı. Zaten karşısındaki makine ne isteyeceğini tahmin ediyordu. Hatta ne istemeyeceğini ya da diğer bir değişle istemeyeceğin bir şeyi isteyemeyeceğini de. Evet isteyememişti. Her zamanki içkisi masadaydı.

    Makineler önceleri keyifli sohbetleri ve içki hafızalarıyla bar müdavimlerinin gerçek dostu olmuşlardı. Tabii birileri çizgiyi çekmeden çok önce. O günleri hatırlamadan duramıyordu. Kafasını çevirdiğinde duvardaki dev televizyonda kendi takımlarının maçını görecekti sanki. Arkadaşlarının heyecanlı bağırışları, sert küfürleri her an kulağından içeri girmeyi bekliyorlardı sanki.

    Zorlu hayat koşullarında birbirine sıkı sıkıya tutunmuş bir sürü insan. Şehrin kırsal kısmından, düşük bütçeli bir sürü hayat. Gecekondularda başlayan büyük bir hayat mücadelesi. Formaları üzerine geçirip maça gittiklerinde dünyayı unutan bir sürü yorgun savaşçı. Tribünde bağırdığında kimin doktor kimin işportacı olduğunun bir önemi kalmadığı o güzel topluluk. Tıpkı ölüm anı gibi.

    Projenin ilk duyurulduğu zaman herkes gibi o da büyük bir şaşkınlık yaşamış, yapay zekanın tüm dertleri çözeceği konusundaki inancını hiç sorgulamamıştı. İnsanın kötülük sorunsalı diye başlayan felsefi tartışma uygulaması planlanan büyük bir projenin meğerse ilk adımı olarak kurgulanmıştı. İnsanın kötülükte sınır tanımadığı bir yanılsama değildi. Uluslararası sorunların diğer bir değişle savaşların ve toplu katliamların önüne geçecek ilk adım önce ülkedeki kötülüğün yok edilmesiydi.

    Peki kimin iyi kimin kötü olduğuna, kimin çizginin üstünde kimin altında kalacağını kararı kim verecekti?

    Tabii ki onlar. Barda senin ne içeceğini, hangi kazağın altında hangi kotu giyeceğini büyük bir doğrulukla bilenler. Herkesin doğmaya hakkı vardı. Gidişat işe yaşamaya hakkı olup olmadığını kendiliğinden zaten gösterecekti. Öyle argümanlar, öyle etkili cümlelerle anlatılıyordu ki itiraz etmek şu aşamaya kadar kimsenin aklına gelmemişti.

    Kötülüğün olmadığı bir dünya. Trafikte aracını önüne kıranlar, evine girip eşyanı çalanlar olmayacaktı. Kimse seni öldürmeyecek, sen de kimseye zarar vermeyecektin. Önce bir isim belirlediler. “Elitler.

    Çizginin üstünde kalanlar. İyi okullarda okumuş, iyi bilgi birikimi olanlar. Niye bir meslek sahibi olmayan birini öldürsündü? Bu ismin bir statüyü değil bir birikimi bildirdiği duyuruldu. Meslek sahibi olmak, güçlü bir entelektüel bilgi birikimi elde etmiş olmak sadece artı puandı. Her şey değildi. Kişiler kendi puanlarını kendileri oluşturmuşlardı zaten. Babanızın hayatından, oturduğunuz semte kadar çoktan bir puana sahiptiniz. Çocuklarınızı da bu hayata zorlama lüksünüz olamazdı haliyle. 18 yaş altı için her zaman bir ümit vardı. Yaşlılar için? Yaşlılarda sorun yok gibiydi. Tabii hayat limitinin ne tesadüftü ki 80’i bir türlü aşamaması gerçeği var olmuştu. Kimse 80 yaşın ötesini göremiyor, o limitte farklı şekilde dünyadan göç ediyorlardı. İdeal topluluk, ideal bir dünya beklentisi neden olmamıştı bence, robotların da buna verecek bir cevabı yok. İyi insanlar iyi bir dünya bırakmadılar. Yine dünya kirlendi yine insanlar birbirlerinden nefret ettiler. Daha az sorunun olması insanların daha çok kabuklarına çekilmesinden ve robotlarda uzak durmasından ibaret. 

    Çizginin altındakilerin ne olacağını sorusu kadar çizginin altında kimlerin kalacağı bilinmezliği de meçhuldü. O gün güneş kana doğmuştu.

    Listeler belliydi. Sanki herkes kafasında dijital bir tabela ile yaşıyormuş gibi kolay şekilde tespit ediliyorlardı. Kimi evinde, kimi iş yerinde kimi ise sokakta tespit edildi. Asit kamyonu.

    Siyah büyük paletli mekanik bir demir yığını. İtiraf edeyim asit benim bile aklıma gelmemişti. Yerden büyük bir tasarruf. O kadar insanı toplu halde yok etmenin başka bir yolu olmadığını düşünmüş olmalılar. İlk şaşkınlık atıldıktan sonra herkes bir yerlere kaçtı. Saklanma fırsatı olanlar boş boş yollarda gezmediler haliyle. En rahat olan çocuklardı. Sokaklarda koşup “asitçiler geliyor” diye az bağırmadılar. Bugünler de çocuk da yok pek etrafta. Gri gökyüzü, her şeye rağmen beyaz büyük bir bulut. Bardan çıkarken para vermeyi reddetmek istemişti. O bar bu aptal robotun değildi sonuçta. Ne hakla kendinden para isteyecekti? Puan toplamak da umurunda değildi. Bunu onlar anlayamazlardı. Eski renkli atkılarıyla bağıran arkadaşlarını özlüyordu. Onlar anlarlardı bir tek. Bazen puan için çıkmazdınız maça. Kazanmak için çıkardınız. Puan gelip gelmemesi ise önemli olmazdı. An gelirdi kazanmasanız da şampiyon olurdunuz. Puanınınız birinciliğe yeterdi. Kazanmış olmazdınız oysa. Kazanmak başka bir şeydi. Onlar da kazanmış değillerdi. O da kaybetmiş. Ödemedi. Kendisini uyaran makineyi de dinlemedi. Çıktı. Yürüdü ve yürüdü. O saat puanlarını silme saatiydi sanki. Çizgiyi bir tramplen kabul edip serin sulara balıklama atlamak isteğiydi içini kemiren. Cebinden çıkarttığı çikolatayı iştahla kemirip büyük bir zevkle fırlattı poşetini sokağa. Yetmedi içindeki siniri atmaya. Döndü işedi tam kameranın altındaki ağaca.

    Sanki çizgi onu çocukluğundan uzaklaştırmıştı. Şimdi ise koşarak oraya doğru ilerliyordu.

    Koku. Acı koku genzini yakmaya başladı. Hayallerden silkinip karşısında duran siyah paletlere baktı tekrar. Hâlâ yerde yatıyordu. Herkesi böyle mi yakalamışlardı. Kimsenin olmadığı bir an kimsenin olmadığı bir köşede. Altına işemiş olduğunu anladı. Hayal o kadar gerçekti ki sanki altına değil de her şeyi bıraktığı o gün yaptığı gibi ağacın dibine işiyordu. İnsan ölürken hayatı film gibi gözünün önünden geçiyormuş gerçekten. Uzun demir kol kendini bulutlara doğru kaldırırken sürücü kısmına doğru bağırdı. Mahsun ne oldu? O da mı eritildi? Cevap duymayı beklemiyordu. Korkmuyordu da. Kamyonun tepesindeki küçük delik açılıp karanlık aside bırakıldığında hissettiği çok kısa bir acı ve ondan çok daha kısa süren bir duyguydu. O bir insandı.


    Alperhan Benlioğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri’nden mezun olduktan sonra kariyerine Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam etti. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyor. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyor. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabı bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayeleri 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyor.

    YAzarın diğer yazılar
    SuareMag – Haziran 2025
    SuareMag – Mayıs 2025
    direnmek haziran sevmek suaremag yazar

    Related Posts

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025 Edebiyat

    Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

    Temmuz 11, 2025 KÜLTÜR - SANAT

    Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

    Temmuz 10, 2025 Edebiyat
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    ya da “yazar”, yazan ve… * yazar hep ‘yaz’, ömrün kış olsa da! * ne…

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    21. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ne geri sayım başladı

    Haziran 12, 2024 Sinema

    Yeni insanlarla tanışma korkusu bir hastalık mıdır?

    Ağustos 12, 2022 Uncategorized

    Çevre katliamları yıllar içinde çok pahalıya mal oluyor

    Şubat 28, 2022 Uncategorized
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.