Okulların açıldığı bu dönemde, ergenlikle beraber sınav stresine giren pek çok çocuk, aileleri ile birlikte uzun ve zorlu bir sürece de girmiş oluyor. LGS sürecini yeni tamamlamış bir anne olarak, Suare Dergi okuru ebeveynler için bu işin profesyonellerine danışarak hazırladığım röportaj, sizlere önemli ipuçları verecek. NLP uzmanı Pınar Buket Kılınç, Uzm. Psk. Yekta Korkmaz, Eğitim Koçu Tuğçe Büyüközer, bu dönemi mümkün olduğunca kolay atlatabilmek için hem ne yapılması hem de neler yapılmamasını anlattı. Buyrun röportaja…
BETÜL ÇAKIROĞLU
LGS benim için taze biten bir süreç. Henüz bunu atlatmanın verdiği bedenimdeki ve ruhumdaki hafiflemenin keyfini çıkıyorum. Tabi ki de lise de zor ama şu anda onu gözüm görmüyor. Biz ebeveyneler için bu stres baş edilmezken bir de ergenlik çağındaki çocukların yaşadıklarını düşünmek bu süreçte beni hep üzdü. Biz koçluk ve yardım aldık. Aynısını herkese tavsiye ederim. Ancak bu atlattığımız zor süreçte kendi deneyimlerimi yazmak sizin için faydalı olamayacaktı. Ben de bu yüzden, sizler için işin profesyonelleri ile konuşmayı tercih ettim. Sevgili Pınar bu konuda bir eğitim veriyor. O yüzden bu konuyu onunla konuşmak istedim. Çalışmalarını yakından takip ettiğim Pınar Buket Kılınç Pala’yı ve ekibini, röportaj öncesi sizlere tanıtmak istiyorum.
NLP uzmanı Pınar Buket Kılınç
Pınar Sevgili Pınar; Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında tam zamanlı akademisyen, profesyonel yaşam koçu ve Nörolinguistik Programlama (NLP) uzmanı Pınar Buket Kılınç Pala İşletme Bölümünü bitirdikten sonra Hamburg Üniversitesi-Almanya ve Akdeniz Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler alanında Master eğitimlerini tamamlayan benim yazma yolculuğumda bana arkadaşlık eden benim gibi bir Eksi18 Edebiyat Topluluğu üyesi.
Uzm. Psk. Yekta Korkmaz
Ekibin bir diğer üyesi ise; Uzm. Psk. Yekta Korkmaz’a birlikte yönelttik kendisi 2007 yılında Psikoloji Bölümü’ne başlamış, 2012’de başarı ile tamamlayarak psikolog unvanını almıştır. İhtisasını 2012-2014 yılları arasında Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında tamamlamış. Kemik iliği nakli psikolojik danışmanlık organ nakli psikolojik danışmanlık bireysel danışmanlık, internet bağımlılığı, depresyon, kayıp ve yas, OKB, çocuk ve ergen danışmanlığı, problemli internet kullanımı – internet bağımlılığı okul ve aile ile ilgili sorunlar, davranış ve uyum problemleri, gelişimsel problemler, sınav kaygısı, depresyon, utangaçlık, korku ve fobiler, tırnak yeme, parmak emme, dikkat eksikliği/hiperaktivite, yeme bozuklukları, dil ve konuşma bozuklukları, travmalar, uyku sorunları, tuvalet eğitimi, kardeş kıskançlığı, takıntılar uzmanlık alanları.
Eğitim Koçu Tuğçe Büyüközer
Ekibin Eğitim Koçu Tuğçe Büyüközer, 2010 yılında ‘Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Pedogojik Formasyonunu almış. Özellikle pandemi döneminde öğrencilerin uzaktan eğitim programları ile öğrenci koçluk programlarına duyulan ihtiyacın artması nedeniyle 2021 yılında Eğitim Koçluğu eğitimi alarak online ve yüz yüze öğrencilerle birebir çalışmalarını sürdürmüş. Sınava yönelik Koçluk çalışması ile öğrenci ile doğru hedefler belirleme, zaman yönetimi, sınav kaygısı ve sınav kaygısı ile baş etme yöntemleri, öğrenciye özel öğrenme teknikleri ve ders çalışma metotları ve ihtiyacına uygun haftalık çalışma programları ve kaynak taraması ile gelişimini takip etmek eksikliklerini tamamlamayı amaçlamakta.
- Evet, röportajımıza başlayabiliriz… Pınar, Yekta ve Tuğçe merhaba. Yeni bu süreci atlatmış bir anne olarak stres yönetiminin bizi neler yapabilecekken hangi noktalara getirebileceğini biliyorum. Ayrıca bunu etrafımda pek çok çocukta da gözlemledim. Eğitimi bize biraz anlatır mısın ve sizin hedefleriniz neler?
Bizim sistemimizde amaç, süreci farklı kollardan takip etmek. Burada öğrenci koçu çalışma planını düzenlerken; psikolog desteğiyle bu süreci etkileyebilecek her şeyden haberdar olmayı amaçlıyoruz. Bu takip bize öğrencimizin çok doğal olan iniş çıkışlarını hızlı şekilde fark edip ihtiyacı olanı en kısa zamanda karşılamamızı sağlayacaktır. Hedeflerimiz aslında standart olan yüzde 100 başarı garantili slogan şeklinde bir durumdan daha uzak; her çocuk için ona özgü hedeflerle şekillenip ebeveyn-çocuk ve ekip üçgeninde belirlenmektedir.
- Sınav stresi ile bize bahsedebileceğin küçük ipuçları var mı? Öğrenci koçu Tuğçe Büyüközer ve Uzman Klinik Psikolog Yekta Korkmaz ile düzenlediğiniz bu eğitimde sence hanginiz daha çok zorlanacak?
Bizim aslında işimizi kolaylaştıracak şey ekip olmamız olacak. Süreç kendi başına ebeveyn ve çocuk için zorken; bir tek kişi olarak oldukça zorlanacağımızı ve eksik kalabileceğimizi düşündüğümüzden bu işi hem Uzman Psikolog hem de Öğrenci koçuyla yapmalıyız dedik. İş birliğinin tarafların işini daha kolaylaştıracağını ve çok faydalı olduğunu düşünüyoruz.
ERGENLİK VE SINAV STRESİ BİR ARADA
- Ergenlikle aynı zamana gelen sınav stresi öğrencide kaygıyı arıttırıyor mu? Kaygı seviyesini düşürmek için ne önerebilirsin? Ders çalışma planına uymuyor diye sanat bir dönem çocuğun hayatından çıkarılıyor. Bu doğru mu?
Ergenlik dönemi başlı başına hayatımızı etkileyen bir dönem. Bu dönemde önemlilik derecesi yüksek olan bir sınavla baş başa kalmak tabi ki işi daha çok zorlaştırıyor. Ben tam bu noktada sanat ve sporun çocuğun hem akademik başarısına hem de hormonal değişimlerine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tabi ki ders çalışma planında ağırlığı bu alanlara vermek mümkün olmayacaktır. Fakat bu durumda tamamen o alanlara ara vermek yerine sisteme dahil etmeyi önemsiyorum. Bu durum baş etmeye çalıştığımız sınav stresi içinde iyi bir iş birlikçi olacaktır.
- Ergen çocuklar yardım istemekten genelde çekiniyorlar. Verimli çalışmayı bilmiyorlar. Kaygıyı yönetemiyorlar. Ekran bağımlılıkları var. Çok kötü bahsettim gibi oldu çocuklardan ama bunlardan hangisine daha çok düzeltmek için çaba sarf etmeliyiz? Çünkü ben biliyorum ki çoğu ebeveyn çocuğuna ekran konusunda baskı yapıyor. Şunu hala kabul edemedik. Bu çocuklar oradan öğrenmeyi biliyor. Senin düşüncelerin neler?
Çocuğun hayatından ekranı çıkartmak çoğu zaman mümkün değil. Burada önemli birkaç nokta var. Çocuk ekran bağımlısı mı? Bu noktada bağımlılık söz konusuysa çocuk için oluşturulacak süreç yönetimi daha farklı olacaktır. Bizim sistemimizde bu noktada psikolog desteği ön plana çıkmakta ve bu süreci çocuğa özgü şekilde ele almaktadır. Bu nokta bazen bireysel terapilerine ağırlık vermek gerekebilir bazen sadece destek programıyla ekran kullanımını takip etmek yeterli olabilir.
- Bir de şunu merak ediyorum. Sizin hazırladığınız eğitim çocuklar için ama ebeveynlerin de böyle bir eğitime bence ihtiyacı var. Ebeveynler için söyleyebileceğin bir şeyler olur mu? Kesinlikle ne yapmamalıyız, ya da kesinlikle ne yapmalıyız? Böyle bir eğitim de düşünebilirsiniz.
Ebeveynler için süreçle ilgili söylenecek çok şey var, kısaca şunu söyleyebilirim ki; belki en önemli noktalardan biri de çocuklarının farkında olmaları sağlamak olacaktır. Bazen yetişkinler kendi isteklerine çok kapılıp çocuğun gerçeğini, yapabileceklerini veya neyi istediğini fark edemiyor. Bu durum sürecin stresini de oldukça etkilemektedir.
- Stresi ve kaygıyı en baştan düşünmezsek, yokmuş gibi davranırsak sınav günü buna yenilen çocuklar da olabiliyor. Ben son aylarda bu kaygıyı fark eden ama çok geç kaldık zaten diyen aileler biliyorum. Daha kötüsü sınavı hafife alıp çocuğun kaygısını görmezden gelenler de biliyorum. Ama sorum şu profesyonel destek için ne zaman başlanmalı ve geç kaldık demek doğru mu?
Ben sürecin başından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Buna bir noktada okul sezonu açılışı gibi eylül-ekim ayları da diyebiliriz. Bizim programda amaçladığımız; çocuğun motivasyonunu, iniş-çıkışlarını kontrol altına alıp dengelemek ve bunu çocuğu yormadan yapmaktır. Bu noktada sınava yakın zamanda alınan destek de tabi ki etkili olacaktır fakat daha yorucu olabilir. Programı sürecin başından desteklenebilir ise bahsettiğimiz sanat, spor gibi nefes alma alanlarını katmak da daha kolay olacağından daha verimli de olacaktır.
- Suare Dergi bir kültür sanat dergisi dolayısıyla bu röportajımızda senden süreçle uyumlu bir film, bir kitap bir de nasıl müzikler dinlemeli öğrenceler onlarla ilgili tavsiyelerini almak istiyorum.
- “Bu yolda yalnız değilsin!” Bu senin sloganın. Son sorum bu olsun. Neden? Ayrıca web sitenden yer alan özgeçmişinin sonunda da şöyle yazıyor. “Her zaman bildiklerinin ve yeteneklerinin paylaşılarak zenginleşeceğine inanıyor. Kariyerini ve sosyal hayatını bu inanışla inşa etmeyi sürdürmektedir.” Bu kadar ketum bir çağda sorumu tekrarlıyorum; neden?
“Bu yolda yalnız değilsin!” sloganı, hayat felsefemin ve çalışmalarımın merkezinde yer alıyor çünkü insanlara, özellikle zorluklarla karşılaştıklarında, yalnız olmadıklarını hissettirmek istiyorum. Ayrıca kendi kariyerimi inşa ederken yalnız kaldığımı ve bir yönlendirme hizmetinin eksikliğini hissettiğim zamanlar oldu. Hatta biz Tuğçe ve Yekta ile tamamen ihtiyacımız olanla ve o zamanlara giderek bu danışmanlık hizmetini kurguladık. Bu slogan hem akademik kariyerimde hem de sosyal sorumluluk projelerimde, insanlara destek olma ve onlara güven verme amacımı yansıtıyor.
Dediğin gibi bu ketum çağda paylaşmanın gücüne inanmak, benim direnişim. Bilgiyi, deneyimi ve desteği paylaşmak, sadece bireysel değil, toplumsal ilerlemenin de anahtarı. Herkesin kendi yolunda yürürken birilerinin yanında olduğunu bilmesi, hayatı daha yaşanabilir kılıyor. Bu çağda zorlanmamamın tek yolu. Benim için zor veya imkânsız yok. Paylaşırsak kolaylaşır var. Bu inançla kariyerimi ve sosyal hayatımı inşa ediyorum; çünkü biliyorum ki paylaştıkça büyür, destek verdikçe güçleniriz.
Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.