Yönetmenliğini Matthias Hoene’nin yaptığı, senaryosunu Neil Linpow’un yazdığı psikolojik gerilim filmi Little Bone Lodge, prömiyeri Mart 2023’te Glasgow Film Festivali’nde yaptı. İki kanun kaçağının bir ailenin evine girmesiyle ilerleyen film, izleyicisini bir yandan karanlık sırların içine çekerken diğer yandan insanın sevdikleri için ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. Filmi izlerseniz, şu soruyu sorabilirsiniz kendinize: Söz konusu sevdikleriniz olursa ne kadar ileriye gidebilirsiniz?
ALPERHAN BENLİOĞLU
2024 gerilim filmleri serisine bu kez İskoçya kırsalında geçen bir film ile devam ediyorum. Yönetmenliğini Matthias Hoene’nin yaptığı, her ne kadar çok bilinmeyen oyunculardan kurulu bir kadrosu olsa da herkesin üzerine düşen görevi yerine getirdiği bir film; Little Bone Lodge.
Filmin kahramanı Joely Richardson, Maisy (Sadie Soverall) adında genç kızın annesini. engelli Pa’nın da (Roger Ajogbe) eşini canlandırıyor. Herkesten uzak kırsalda sakin bir çiftçi hayatı yaşayan ailemiz fırtınalı bir gece, kapılarının panikle çalınmasıyla şaşkına dönerler. Özellikle Otomatik Portakal filmini izleyenler bu sahnenin filmi hatırlattığını hissetmişlerdir. Kapıyı açıp açmamak arasında kalsalar da anne, genç kız ve felçli babadan oluşan ailemiz kapıyı açıp biri yaralı olan iki kişiyi evlerine alırlar. Kanun kaçağı iki kardeş olan Jack (Neil Linpow) ve Matty (Harry Cadby) ailenin yardımına muhtaç haldedirler. Annenin uyguladığı tıbbi yardımla kendine gelen kaza sırasında kalan çantayı almaya ve yardım çağırmaya kararlı halde biraz tehditle de olsa anneyi kendisini kaza yerine götürmeye ikna eder. Kaza yerinde çantayı ararlarken öldürülmüş birini görmeleri anne ve jack’in ilişkisinin artık eskisi olmayacağı gerçeğini doğurarak aileyi tehlikeli bir mücadelenin içine sokar.
Filmin başında bazı tahminlerde bulunmak kolay olsa da Little Bone Lodge alışılmışın dışına çıkarak senaryo üzerine bu tarz filmlerde artık rastlanmayan bir çaba sarfetmiş. Teknolojinin bu kadar film endüstrisini ele geçirmediği, kovalamanın ve gizemin filmin son anına kadar kendini koruduğu eski gerilim filmlerinden aldığımız tadı bulmanın güç olduğu her yeni filmde biraz daha hissediyorum maalesef. Genelde konunun üzerine çok gitmeyerek sadece bir katil karakteriyle insanı geren filmler gençlik komedisinin dışına çıkabildikleri zaman yine de gerilim sevenler için keyif verebiliyorlar. Burada ise bunu sağlamaya çalışırken alt metinlerde de aile kavramı özellikle anne çocuk ilişkisi tabana oturtulmuş. Bir tarafta çocuğuna hastalık derecesinde bağlı bir anne portresi çizilirken öbür tarafta ise zihinsel geriliği olan Matty üzerinden de kendisinin terk etmiş annenin yarattığı duygusal boşluk vurgulanıyor. Felçli babanın “Masanın Altındaki Bomba” alegorisi gibi her an patlama hissi vermesi izleyiciyi yer yer huzursuz ediyor. Filmimizdeki diğer bir deneme ise kimin iyi kimin kötü olduğunun ara ara değişmesi üzerine seyircinin kiminle duygusal bağlantı kuracağına hemen karar verememesi.
Little Bone Lodge insanın sevdikleri için ne kadar acımasız olabileceğini gösterirken, bir yandan da ilişkilerin kişilik üzerinde ne kadar etkili olduğunu da alttan alta anlamaktan geri durmuyor. İş şiddete vardığında ve İskoçya’nın kırsalları gibi fark edilmeyeceğiniz bir yerde olduğunuz da siz ne kadar ileriye giderdiniz? Hayatta kalma çabası veren suçlu bir abi mi? Yoksa hastalık derecesinde bağlı olduğu kızı için masumları bile öldürebilecek bir anne mi? Ya da yıllar boyunca acıya boyun eğecek başka bir karakter mi? Film boyunca hem gerilmeniz hem düşünmeniz dileklerimle. İyi seyirler.