Julius Avery tarafından yönetilen 2023 Amerikan doğaüstü korku filmi Şeytanın Düşmanı (The Pope’s Exorcist) başarılı oyuncu Russell Crowe’un sergilediği performans ile kendini izletirken, sanki film şeytanın sadece dışarıda değil de içeride bir yerlerde de olduğu mesajını veriyor. Exorcist filminin yeni bir versiyonu olan Şeytanın Düşmanı’nı izlerken, içimizdeki şeytanlarla verdiğimiz savaşı düşünmeye ne dersiniz?
Alperhan Benlioğlu
İlkokul 3. sınıftaydım ve öğlenciydim. Anneannemlerde sabah televizyon kanallarında gezerken TRT-3’te hiç beklemediğim bir Türk filmi ile karşılaşmıştım. Film alışılmışın dışında karanlık renklere sahipken gündüz vakti karşılaşılması imkansız olan bir türdeydi. Bir korku filmi. O zamanda en sevdiğim türlerden olan bu filmi büyük bir heyecanla nefesimi tutarak izlemiş ama okul vakti geldiği içinse bir türlü bitirememiştim. Başrollerde tok sesiyle Cihan Ünal bir rahip rolündeydi. O zamanlar bunun ünlü “Exorcist” filminin kopyası olduğunu bilmiyordum, ta ki akşam olup da babama filmi anlatıp sonunu çok merak ettiğimi söyleyene kadar. İnternet öncesi Google’ımız olan babam, bana bütün detayları filmi anlamıştı.
Aradan geçen 30 yılda Exorcist adına sinemada büyük bir yol katedilemedi ne yazık ki. Korku sineması daha çok sesle ve efekt ile korkutmaya yönelirken oyunculuk ve senaryo da aynı oranda kötüleşti. Exorcist filminin yeni bir versiyonu olarak adlandırabileceğimiz “Şeytan’ın Düşmanı” filminde ise oyunculuk adına en azından Russell Crowe’u başrolde izleme şansına sahibiz. Kendisinin ilk korku filmi olan ve gerçek bir karakter olan Peder Gabriel Amorth’a hayat veren başarılı oyuncu Vatikan’ın baş şeytan çıkarıcısı olarak karşımıza çıkıyor. Filmin yönetmenliğini Avustralya’lı yönetmen Julius Avery üstlenirken yardımcı rolde ise sinemaseverlerin Nefesini Tut filminden hatırlayabileceği Daniel Zovatto yer alıyorum.
Filmimiz konusuna geçecek olursak; Vatikan’ın baş şeytan çıkarıcısı Peder Gabriel Amorth İspanya’da Vatikan tarafından da çok iyi bilenen bir malikanede bir çocuğun zor durumda olduğu haberini alarak Papa tarafından özel olarak görevlendiriliyor. Çocuğa bir şeytanın musallat olduğunu gören rahip olayın aslında çok daha büyük bir çatışmanın başlangıcı olduğunu anlamasıyla daha da gelişir. Filmde Papa ve Peder Amorth Vatikan içindeki karşıt gruplarla mücadele etmek zorunda kalırken, sanki film şeytanın sadece dışarıda değil de içeride bir yerlerde de olduğu mesajını veriyor.
Peder Amorth’un gerçek karakter olduğunu öğrendikten sonra, bu konuda yazdığı kitapları olduğunu ve şeytan çıkarma videoları ile yüz binin üzerinde şeytan çıkartma seansı olduğunu gördüm. Metafizik olaylara her zaman inanan biri olarak açıkçası rahibin anılarını merak etmiyor değilim. Yine korku severlerin sosyal medya platformlarında cin çıkartma videolarına baktıklarını tahmin ederek psikolojik rahatsızlıklar ötesinde bir şeylerin olabileceğini düşüncesine kapıldıklarını hissediyorum.
Filmde ufak ama beni etkileyen detaylardan biri, rahibin şeytanın adını öğrenmeye çalışması ve bunun onun güçsüz bıraktığını iddia etmesi oldu. Bu açıdan bakınca benlik bilincine vardığımızda beri, egomuzun hep şeytanımız olarak bizi dürtmesi, “ben” dedikçe daha da kötü biri olduğumuzu fark etmemizi hatırlattı bana.
Bu tarz musallatlara inanır mısınız, bilmem ama filmi izlerken bir kere olsun içimizdeki şeytanımızı düşünmenizi ve ona karşı olan savaşınızda ne durumda olduğunuzu tartmanızı öneririm.
İyi Seyirler 😊
Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.