Sergei Eisenstein’ın yazdığı “Piranesi ya da Formların Akışkanlığı”, 18 yüzyılın en önemli mimar ve gravürcülerinden olan Giovanni Battista Piranesi’nin yapıtlarına adeta büyüteçle yaklaşarak inceliyor ve sanatçının bütün yapılarını ve gravürlerinin şeceresini ortaya döküyor.
BURAK SOYER

“Potemkin Zırhlısı”, “Aleksandr Nevski” ve “Korkunç Ivan” filmleriyle sinema dünyasına damga vurmuş Sergei Eisenstein, yazdığı “Piranesi ya da Formların Akışkanlığı” ile okura hiç bilmediği yönleriyle Giovanni Battista Piranesi’yi anlatıyor.
Giovanni Battista Piranesi 4 Ekim 1720’te Venedik’in San Moisé bölgesinde dünyaya gelmiş. Babası bir taş ustası olan Piranesi, kardeşi Andrea sayesinde Latin edebiyatı ve antik Greko-Romen medeniyetleriyle tanışmış. Bu alanlara ilgi duymaya başlayan Piranesi, kendini geliştirerek tarihi binaların mühendisliğinden ve restorasyonundan sorumlu bir devlet kurumu olan Magistratoalle Acque’nin önemli mimarlarından amcası Matteo Lucchesi’nin yanında çıraklığa başlamış.
1740 yılından itibaren, yeni Papa XIV. Benedict’in Venedik elçisi (ve ilerideki Venedik Dogesi) Marco Foscarini için Roma’da çizer olarak çalışmış. Palazzo Venezia’da yaşamaya başlayan, onu şehrin ve anıtlarının gravür ve oyma sanatıyla tanıştıran Giuseppe Vasi’den eğitim almış. Piranesi’nin yeteneğinin sıradan bir gravürcüden çok daha büyük olduğunu fark eden Vasi, onu bu alana yönlendirmiş ve Piranesi, Roma’da bulunan Fransız Akademisi’nin öğrencileriyle birlikte 1743 yılında şehrin birkaç manzarasını yapmış. İlk eseri olan “Prima parte diArchitettura e Prospettive” de bu dönemde ortaya çıkmış. Daha sonra bunu 1745’te yaptığı “Varie Vedute di Roma Antica e Moderna”izlemiş.

Piranesi, 18. yüzyılda aristokratların baskılarıyla sindirmeye çalıştığı entelektüel camianın tekrar harekete geçmesini sağlayan, Paris, Londra, Dresden ve Roma etrafında dönen “Büyük Tur”a katılma fırsatı elde edince yeni ilişkiler kurmaya başlamış. Roma, bu dönemde sanatın başkenti olmuş ve Piranesi de kurduğu ilişkilerle işlerini büyütmüş. Marco Ricci ve Giovanni Paolo Panini’nin eserlerinden ilham alarak yapılan orijinalliğini korumakla kalmayan, onlara şiirsel ve psikolojik anlamlar katan Piranesi bu sayede kendi üslubunu yaratan bir sanatçı olmayı başarmış. Herhangi bir akımın içine dâhil edilemeyecek kadar özgün çalışmalar ortaya çıkaran sanatçı, bu yönüyle kendi alanında öncü olmuş ve neoklasizm, romantizm, sürrealizm gibi akımları etkisi altında bırakmış. Ve Giovanni BattistaPiranesi’nin bu yönü, 20. yüzyılın en önemli yönetmenlerinden olan, “Potemkin Zırhlısı”, “Aleksandr Nevski” ve “Korkunç Ivan” filmleriyle sinema dünyasına damga vurmuş Sergei Eisenstein’ın dikkatini çekmiş.
Yönetmenlik dışında bir sanat eleştirmeni de olan Eisenstein, Ketebe Yayınları’ndan Ali Karatay çevirisiyle yayımlanan “Piranesi ya da Formların Akışlanlığı” adlı kitabında, Piranesi’nin yapıtlarına adeta büyüteçle yaklaşarak inceliyor ve sanatçının bütün yapılarını ve gravürlerinin şeceresini ortaya döküyor.
Eisenstein, herkes tarafından çok da bilinmeyen “Piranesi ya da Formların Akışkanlığı”nda, Piranesi’nin eserlerini en ufak detaylarından başlayarak bir “yapı-söküm”e girişiyor ve yapıtlarında sanatçının ne anlatmak istediğini teorik yönüyle beraber Piranesi’nin iç dünyasından çıkan yansımalarını da ortaya döküyor. Piranesi’nin eserlerindeki akışkanlık ve yönelimler doğrultusunda kendince çıkarımlar yapan, Piranesi’nin neyi, neden yaptığını, tarihsel ve psikolojik unsurlar aracılığıyla gözler önüne seren Eisenstein’ın kitabı, bu yönüyle karşılıklı bir entelektüel dokümana dönüşerek, okur nezdinde her iki sanatçının yollarının kesiştiği bir köprünün ayaklarını oluşturuyor.

Burak Soyer
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki’nde gazeteciliğe başladı. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGünKitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org’a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen Gazete Pencere, Bianet, Gazete İkinci Yüzyıl ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana’nın devamı olanBuji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Burak Soyer, halen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.


